24 Şubat 2014 Pazartesi

Kızım Olacak :)

İkinci kez anne olacağımın ilk işaretini kuzenimle memleketimde, kesin olduğunu ise Mustafa ile doktordan öğrendik. Bu güzel haberi öğrendiğimden beri  içimde kelebekler kafilesi uçuşuyormuş gibi hisler var. Kocaman bir aile olacağız ve çok mutluyuz. Mustafa ile Azad Taha ya bir kardeşi olacağını söylediğimizde hiç özel bir tepki vermedi. Arkadaş kavramını biliyor ama kardeş tam olarak ne demek henüz bilmiyordu. Sevdiklerimize bu güzel haberi ‘benim bir kardeşim olacak’ ve ‘ben abi olacağım’ şeklinde oğlum versin istedik. Böylece oğlumu bu sürece hazırlamaya başlamak istedik.

Yeniden anne olacağım ve bir oğlum olduğu için ikinci bebeğimin kız olmasını çok arzuluyorum. Yepyeni şeyler öğreneceğim bu ikinci kez anne olma serüvenimde Mustafa oğlum ve birde kızımla yoluma devam etmek istiyorum. Her gece sağlıklı bir kız bebek dualarımı yapıp uyuyordum. Mustafa ise sağlıklı olsun fark etmez diyordu yine. Bu hamileliğimde bebeğimin cinsiyetini öğrenmek daha uzun sürdü  19. haftaya gelmiştim ve doktor kontrolünde kızım olacağını öğrendim.  Sonuç beni çok mutlu etti dualarım kabul olmuştu. İkinci kez anne olacağım ve kızım olacak. 

İlkbahar oğlum olacağını müjdelemişti bana. Sonbahar ise kızım olacağını haber verdi.Teşekkürler Allahım teşekkürler teşekkürler...

İkinci Kez Anne Olmayı İstemek. Neden?

30 aydır bir kaşifle birlikteyim onunla her şeye yeniden bakmayı her şeyi yeniden tatmayı sabrı ve heyecanı yaşıyorum. Peki hiç yorulmuyor muyum? Hiç sıkılmıyor muyum? Hiç enerjisiz kalmıyor muyum? Tabiyki anne olmanın zor, bunaltıcı, çoğu zamanda yorucu tarafları da var. Ama zevkli tarafları hızlıca kapatıveriyor sıkıntılı yanlarını. Bir gülüşü, bir sorusu,  bir seslenişi , uykudaki oyundaki halleri öyle eğlenceli ki bir masal kahramanına  eşlik etmek gibi serüvende  hissi veriyor insana. 

Bu güne kadar yaşadığım tüm güzelliklere rağmen bu karmaşık, dünyaya hele hele de ekonominin, eğitim sisteminin, sağlık hizmetlerinin, özgürce yaşamanın problemli olduğu bir ülkede, Türkiye de ikinci bir çocuk daha dünyaya getirmek cidden zor bir karar.

Öte yandan kalabalık bir ailede büyümüş biri olarak kardeşlerimin varlığı beni daha iyi daha mutlu ve daha güçlü hissettirdi hep. Ablalarım ve abilerimin varlığı, destekleri annem ve babamla aramızda yaş farkından kaynaklanan uzaklığı hem yakınlaştırdı hemde bambaşka ilişkilere kapı açtı. En küçük ve maceracı abim Burhan sayesinde hayata karşı cesur ve korkusuz olmayı, en küçük ablam Yüksel sayesinde ise duygusal dünyamı daha renkli ifade etmeyi öğrendim. Ama asıl evimizin en küçüğü kız kardeşimin ailemize tekne kazıntısı olarak katılması ile  kıskançlıkla baş etmeyi, ablalık yapmayı, korumayı, sorumluluk almayı ve en sevdiğim evcilik oyun arkadaşımı sevmeyi öğrendim. Kısacası büyük bir ailede büyümüş olmak ve en yakın dostum olan kız kardeşim ile harika ilişkim ikinci kez anne olmak istememe de çok etkili oldu. Mustafa’nın da kalabalık bir ailesi var ve oda büyük bir aile olmamamızın bizi daha da mutlu edeceğine Azad Taha’nın kardeşinin olmasının onun duygusal ve sosyal dünyasını  zenginleştireceğine inanıyor.

Hal böyleyken teoride ikinci kez anne olmaya  hazırdım. Ancak hala kafamda ve kalbimde soru işaretleri vardı. İki çocuk arasında kaç yaş olması ideal olurdu? Daha fazla enerji gerektirecek iki çocuklu anne olmaya gücüm var mıydı?  Azad Taha’ ya ayırdığımız zaman ve ilgide azalma olabilir miydi? Oğlum çok kıskanıp üzülecek miydi?  Sosyal yaşamım iyice sınırlanacak mıydı? İki çocuk olunca ekoloji diye diye uçuşa geçer miydim? Bir yandan bu sorulara cevap arıyordum bir yandan büyük bir aile olacağımız hayalini kurmaktan kendimi alamıyordum.

Bu düşüncelerin aklımdan geçtiği günlerde Azad Taha 2 yaşındaydı.  Bir psikolog olarak ilk çocuktan sonra  ikinci çocuk için 2- 4 yılın uygun olabileceğini biliyordum. Bedenimi sağlıklı ve yeniden anne olmaya hazır da hissediyordum. Düşüncelerim, bedenim, ruhum yeniden anne olmaya hazırdı. Az da olsa annelik tecrübelerime de güvenerek yeniden sağlıklı ve özel bir bebek için dua etmeye başladım.





21 Şubat 2014 Cuma

Oğlumdan Öğrendiklerim

Oğlumdan öğrendiklerim uzun bir liste yapılacak kadar fazla. Daha anne olmaya karar verdiğim ilk anlarda başlayan bu öğrenme süreci hala tüm heyecan vericiliği ile sürüyor.



 

Anne olmaya karar verdiğimde
-Tüm olumsuz düşüncelerimden arınmaya çalışmayı
-Bedenime aldığım besin görünümlü yiyecekleri ve zararlı alışkanlıklarımı terk etmem gerektiğini



Hamile olduğumu öğrendiğimde
-Heyecandan ayaklarımın yeri hissetmediğini
-Allah'a yaklaştığımı ve yaşamı biraz daha derinden hissetmek istediğimi
-Uykunun, sağlıklı beslenmenin ve dinlenmenin önemini
-Düzenli yürüyüşlere başlamayı
-İnsanlar, hayvanlar ve doğa için duyarlı olmanın yetmediğini onlar için mücadele etmek gerektiğini
-Daha çok okumayı, daha çok dinlemeyi ve daha çok anlamayı
-''Ya engelli bir bebeğim olursa'' kaygıları ve kabusları ile baş etmenin zorluğunu
-Her hamilenin çok kilo almayacağını
-Bulantı problemi olmayan ve iştahı iyi bir hamile olarak kokulardan ve tatlardan inanılmaz haz aldığımı
-Toplumumuzda hamilelere ayrıcalık ve sempatinin olduğunu
-Ailemi ve dostlarımı ''ben sadece hamileyim hasta değilim'' diye sık sık uyarmak zorunda kaldığımı 

 


Doğum sırasında
-Çok güçlü ve cesur bir kadın olduğumu
-Hayatımdaki en mucizevi deneyimi yaşadığımı
-Doğumhane kapısında aile ve arkadaşların, doğum sırasında eşin, kulakta ve yürekte duanın önemini 
-Doğal doğum için direnmeye değdiğini





0-6 ay 
-Dünyadaki en eşsiz kokusunun bebeğinizin kokusu olduğunu
-Lohusa psikolojisinin zor ya da kolay geçmesinin eş, aile, dost desteği ile ilişkili olduğunu
-Uykusuz gecelere ve yorgun gündüzlere alışmayı
-Kolik (Gaz Sancısı) denen baş belası ile mücadeleyi
-Kısa süren gülümsemelerden çığlıklı gülücüklere uzanan gelişmeleri
-Emme sonrası kusmalarla kirlenen nevresimler, halılar, koltuklar misafir omuzlarını dert etmemeyi
- İlk banyosundan 40. banyosuna kadar kazanılan tutma, çevirme, yıkama ve eğlenme aşamalarını
-Uyaranlara gösterdiği tepkileri ile bilişsel gelişimini izlemeyi 



6-12 ay
-Ek gıdaya geçişle babanın da beslenmeye dahil olmasını 
-Dişlerin çıkışı ile güçlenen ısırıklarını
-Oturma, emekleme, tutunma, yürüme gayret ve heyecanlarını
-Oyuncak, kanguru, yürüteç, biberon, emzik v.s ürünler üzerine günler süren titiz araştırmalar, en doğrusu hangisi ikilemlerini
-Gülücükler saçtığı ''ce'' oyunun artık ona yetmediğini


1-2 yaş
-İlk adımların zaferini
-ilk sözcüklerin heyecanını
-Masallara ve ninnilere artan ilgisini 
-Teknoloji ( TV, Bilgisayar, Telefon) ile erken tanışmasını engellemeyi
-Oyun seçimleri ile bizi büyüttüğünü
-Zararlı gıdalardan(cips, çikolata, bisküvi, meyveli yoğurt ve sütler, paket meyve suları ) uzak tutmanın zorluklarını
-Yüzerken, koşarken, toprağa ve hayvanlara dokunurken, yeni insanlarla tanışırken ki heyecanıyla unuttuğumuz keşfetmeyi 


                                 
2-3 yaş
-Sütten kesmede istikrarın gerekliliğini
-Bakıcı mı Kreş mi ikileminden nasıl çıkacağımı    
-Tuvalet alışkanlığı kazandırmada sabrın önemini
-Oyuncak almanın değil oyuncak yapmanın hayal gücümüzü nasıl zenginleştirdiğini 
-Çocuğu eve göre düzenlemekten çok evi çocuğa göre düzenlemenin önemini 
                                                                                                 
                                   
                                                               
                                                                     Oğlumdan öğrendim...                        

20 Şubat 2014 Perşembe

Bebeklerde oda ayırma

Anne babalar bebeklerinin ihtiyaçlarını anında karşılamak, bebeklerini daha rahat kontrol edebilmek, uykudan uzaklaşmamak için bebeklerini uzun süre yatak odalarında misafir ederler. Durumu abartıp bebeklerini kendi yataklarında yatıranlar ve son olarak babayı salon koltuklarına mecbur bırakan çiftlerde çoğunluktadır. Doğum öncesi hevesle alınan bebek odaları ya sadece gündüz kullanılır ya da fotoğraflarda şık dekorlar olarak kalır. Çünkü hem bebek hem anne aynı odayı paylaşmaya fazlasıyla alışmıştır.  Aylar geçer bebek büyür artık anne babaların karşısında oda ayırmaya direnen bir çocuk vardır. İşler bu noktaya geldiğinde ise mutsuz bir çift ve bağımlı bir çocuk tablosu kaçınılmaz olur. Bebekle aynı odada olmanın getirdiği rahatlığı düşünerek odasını ayırmayı biraz daha büyümesi için ertelemek çok hatalı olabileceği gibi sonrası için çok da zor olacaktır. Bir psikolog anne olarak oda ayırmada tıpkı diğer konularda olduğu gibi her çocuk için katı ve standart kuralları reddettiğimi söylemekle birlikte 6. ayını doldurmuş bebeklerin evin fiziksel özellikleri de uygunsa oda ayırmaya hazırlanabileceğine inanıyorum. Bazı uzmanlar bebek yürümeye başlamışsa, sütten kesilmişse gibi kriterler önerebiliyorlar. Ancak yaygın görüş 6 ay ile 1,5 yaş aralığını geçmemek olduğudur.





Ben oğlumu 13 aylıkken farklı odada uyutmaya başlayabildim. Aslında oğlum çok daha öncesinde oda değişikliğine hazır olduğunu hissettiriyordu ancak yatak odamıza yakın ve çocuk odası yapılacak odaya sahip bir eve geçmemiz Azad Taha’nın 13 aylık olduğu bir zamana denk geldi. Zor bir süreç olmadı çünkü babasıyla birlikte şu yolları izleyerek oğluma odasını ve yatağını sevdirmeye çalıştık.
 
  • Oğlum için eğlenceli bir oda seçip hazırladık.(Doğum öncesi sadece portatif bir yatak almıştım)
  • Odasında oyunlar oynayıp bolca vakit geçiriyorduk.
  • Tüm uykuya hazırlık ritüellerimizi odasında yapmaya başladık.
  • O uyurken yanında oluyorduk.
  • Hikaye okuyarak ya da ninni söyleyerek uykuya geçişini sağlıyorduk.

Azad Taha şimdi 30 aylık odasında sorunsuz uyuyor ve ben hala bizim odamızda kaldığı zamanlarda başladığım ‘’gece üstünü açmıştır’’ kaygımla kontrollerimden vazgeçememiş bir anneyim. Ayrıca babası da bende zaman zaman sabahları seyrek olarak da geceleri bizim odamıza yaptığı sürpriz ziyaretlere tolerans göstererek farklı odalarda uyusak bile hep onun yakınında olduğumuzu hissettiriyoruz.