Sezeryan mı
normal doğum mu? İnternette ya da pek çok ortamda sıkça karşımıza çıkan yanlış
bir sorudur. Zaten uzun süre yaptığım araştırmaların üzerine bir de her iki
doğum şeklini deneyimlemiş bir kadın olarak bu sorunun çok hatalı olduğunu
rahatlıkla söyleyebilirim. Öncelikle sezeryan mı normal doğum mu sorusu sanki iki
eşit koşullara sahip doğum şekli var ve siz birini seçebilirmişsiniz gibi bir
yönlendirme gizliyor içinde. Oysa biri olması gereken diğeri ise bebekten ya da
annenin fiziksel veya ruhsal durumundan kaynaklı bir sorun nedeniyle
başvurulabilecek müdahale yöntemidir.
Günümüz insanı
her şeye hemen ulaşmak hızlıca halletmekten yana. Beklemek ilkel zamana özgü bir uğraş sanki. Doğanın milyonlarca
yıldır deneyimlediği normal doğum tercih edilmez bir seçenek adeta. Tüm bu
sabırsızlık halleri anne adaylarının ne yazık ki doğum şeklini gebelik
öncesinde sezeryan olarak planlamalarına bebeklerinin doğacağı gün saat ve
hatta burçlar bile önceden ayarlamalarına neden oluyor. Tabi annelerin böyle
davranmasını sadece günümüz insanın aceleciliği ile açıklamak eksik olur.
Kadınlarda ortaya çıkan bu normal doğum korkusunun nedenleri arasında bazı
doktorların sezeryanı öncelikli görmeleri, arkadaş ve yakınlarından olumsuz
doğum hikayeleri dinlemeleri, normal doğumla
kendilerinin ya da bebeklerinin risk altında kalacağı şüphesi, doğum
ağrılarına dayanamayacak olma korkusu, internet ya da televizyonda doğum
sahnelerinin bir işkence gibi gösterilmesinin de payı var. Bütün bunlardan
dolayı pek çok anne adayı hamileliği süresince normal doğum yapabilmek için
aile ve psikolog desteğine ihtiyaç duyabilmektedirler
Anne
adaylarının gebeliklerinin başlangıcından itibaren kontrollerinde doğumun
normal olarak yapılması planlanmalı, eğer gebelik sırasında veya son
dakikalarda problem ortaya çıkarsa sezaryene düşünülmelidir. Yani başlangıçta
özel bir durum yoksa anne adayı doktorun ve ihtiyaç varsa psikoloğun desteği
ile normal doğuma hazırlanmalıdır.
Türkiye ne yazık ki şuan ki uygulamalarda normal yolla doğumun gerçekleşmesi
bile tam anlamıyla müdahalesiz bir doğum anlamı taşımıyor. Hastanelerde doğum
öncesi bebeğin su kesesinin açılması, serum takılarak sancıların
sıklaştırılması gibi uygulamalar müdahaleli doğum olduğu anlamına gelir. Sezeryanda olduğu gibi
müdahaleli doğumdan da kaçınmak ve doğal
doğumlarda doktorun, annenin, ailenin
herkesin sabırlı davranması, doğum sürecinin doğal seyrine bırakılıp, ek
müdahalelerin yapılmaması gerekir.
Normal (Doğal) Doğum
|
Sezeryan
|
-Anne aktif rol alır.
-Vajinal doğum, tamamen doğal bir yolla müdahale olmadan
bebeğin doğmasıdır.
-Doğumdan
sonra iyileşme daha çabuk olur ve doğum sonu ağrılar daha az hissedilir.
-Bebek doğum
kanalından geçerken akciğerlerdeki ekstra sıvının dışarı çıkmasına neden
olur ve normal doğum sancıları
epinefrin hormonunun serbestleşmesini sağlar, bu hormon da akciğerlerdeki
sıvıyı temizler.
-Yeni doğan
bebeklerde geçici olarak ortaya çıkan solunum sıkıntısı ve yaş akciğer
problemleri daha az görülür.
-Vajinal
doğumdan sonra anneler bebeklerini daha çabuk ve daha etkin bir şekilde
emzirebilir ve bebekle daha kolay temas sağlarlar.
-Bebeğin
akciğerlerine normal kan akımı ve oksijen geçişinin azalmasına neden olan
kalıcı pulmoner hipertansiyon riskini azaltır.
-Normal yolla
doğan bebekler, doğum kanalında yararlı bakterilere maruz kaldıkları
için gelecekteki yaşamlarında astım,
gıda allerjisi ve laktoz intoleransı gelişme olasılığı daha azdır.
-Hastanede kalış
süresi daha kısadır.
-Vajinal doğum
ile doğum sonu kanaması daha az olur. İç organlar zarar görmez.
-Normal
vajinal doğum yapanların sonraki doğumları daha kısa sürer ve daha çabuk
ayağa kalkarlar.
|
-Anne pasif onaylayıcıdır.
-Cerrahi bir operasyondur. Annede anesteziden kaynaklı bulantı, kusma, baş ağrısı olabilirken
bebeğin de durgun ve inaktif olmasına neden olabilir.
-Operasyon
sırasında mesane ve barsak aniden kesilebilir.
-Sezaryende
daha fazla kan kaybı olur; ortalama bir litreye yakın kan kaybı olabilir.
-Seyrek olarak
sezaryen doğum sırasında bistürinin neden olduğu bebek vücudunda hafif
derecede kesikler izlenebilir.
-Sezaryen
doğumdan sonra emzirme sırasında oldukça zorluklar yaşanır.
-Yeni doğanda
görülen solunum problemleri (respiratory distress sendromu) ve pulmoner
hipertansiyon riski sezaryen doğumlarda daha sık görülür.
-Sezaryenden
sonra barsak hareketleri azaldığı için batında şişkinlik olur, gaz çıkması
vajinal doğuma göre daha geç olur.
-Sezaryen
doğumdan sonra hastanede kalış süresi ve iyileşme süresi daha uzun olur.
-Sezaryen
doğumundan sonra ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bunlar; kalp
krizi, sezaryen kesi yerinde hematom (kan toplanması), rahim içinde
bakteriyel enfeksiyon (puerperal enfeksiyon), venlerde kan pıhtısı toplanması
(derin ven trombozu), rahimde aşırı kanama (atoni), dikişlerin açılması,
sezaryen kesi hattı etrafında uyuşukluk ve ağrı, doğum sonu enfeksiyonu
(postpartum enfeksiyon).
-Beklenen
doğum tarihi yanlış hesaplanırsa erken doğum riskleri ile karşılaşılabilir.
-Bir veya daha
fazla sezaryen doğum yapanlarda plasenta previa ya da plasenta accreta
(gebelik sırasında ya da doğumda şiddetli kanamalara neden olan) takip eden
gebeliklerde daha sık görülür.
-Önceden
sezaryen olanlarda, sonraki gebeliklerinde sezaryen kesisi yapılan rahim
duvarında rüptür (yırtılma, delinme) riski artar.
|
Bütün bu
bilgiler ışığında doğumun anne için biyolojik,
sosyal ve psikolojik değişikliklerin yaşandığı önemli bir yaşam deneyimi
olduğunu görüyoruz. Eğer bebek ve anne ile ilgili bir sorun yoksa
doğal doğum için sabırla beklenmeli ve anne adayları doğumdaki kadın haklarını
bilerek doğuma gitmelidirler. DOĞANA
doğumda kadın hakları için çalışan bir dernek. DOĞANA'da doktorlar, ebeler,
doulalar (doğum destekçisi), doğum eğitmenleri, yoga eğitmenleri ve anneler
var. Anne ve bebeğe saygılı, pozitif doğum deneyimleri için çabalıyorlar.
Vizyonları, tüm kadınların hamilelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde, saygılı,
aile odaklı ve kanıta dayalı bakıma ulaşabilecek bir Türkiye.DOĞANA yayımladığı bu kitapçık ile hem
doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi hem de Doğumda Kadın Hakları Bildirisini
kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Kitapçıkta
yer alan olumlu doğum hikayelerinin hepsi ülkemizde son birkaç sene içerisinde
yaşanmış. Hem doğal hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin yer
aldığı kitapçık doğumda kadın haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor.
Bildirgeleri ise şöyle:
DOĞANA DOĞUMDA
KADIN HAKLARI DERNEĞİ BİLDİRGESİ
1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal
süreçlerdir.
2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik,
doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık
hizmeti alma hakkına sahiptir.
3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum
süresince aktif olabilmelidir.
4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun
vazgeçilmez parçasıdır.
5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar
istediği kişilerden kesintisiz destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları,
ebesi ve doulası (doğum destekçisi) dahildir.
6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her
türlü tıbbi girişim konusunda kadın doğru ve tarafsız olarak
bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar hakkına saygı duyulmalıdır.
7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve
sonrasında korunmalı ve desteklenmelidir.
8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda
rahatsız edilmeden, çalışma hayatında ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve
benzeri temel analık ihtiyaçlarını karşılayacak koşullar sağlanmalıdır.
www.dogumdakadinhaklari.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder