7 Nisan 2015 Salı

SEZERYAN; bir tercih değil bir ZORUNLULUK!


Sezeryan mı normal doğum mu? İnternette ya da pek çok ortamda sıkça karşımıza çıkan yanlış bir sorudur. Zaten uzun süre yaptığım araştırmaların üzerine bir de her iki doğum şeklini deneyimlemiş bir kadın olarak bu sorunun çok hatalı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Öncelikle sezeryan mı normal doğum mu sorusu sanki iki eşit koşullara sahip doğum şekli var ve siz birini seçebilirmişsiniz gibi bir yönlendirme gizliyor içinde. Oysa biri olması gereken diğeri ise bebekten ya da annenin fiziksel veya ruhsal durumundan kaynaklı bir sorun nedeniyle başvurulabilecek müdahale yöntemidir.
Günümüz insanı her şeye hemen ulaşmak hızlıca halletmekten yana. Beklemek ilkel zamana  özgü bir uğraş sanki. Doğanın milyonlarca yıldır deneyimlediği normal doğum tercih edilmez bir seçenek adeta. Tüm bu sabırsızlık halleri anne adaylarının ne yazık ki doğum şeklini gebelik öncesinde sezeryan olarak planlamalarına bebeklerinin doğacağı gün saat ve hatta burçlar bile önceden ayarlamalarına neden oluyor. Tabi annelerin böyle davranmasını sadece günümüz insanın aceleciliği ile açıklamak eksik olur. Kadınlarda ortaya çıkan bu normal doğum korkusunun nedenleri arasında bazı doktorların sezeryanı öncelikli görmeleri, arkadaş ve yakınlarından olumsuz doğum hikayeleri dinlemeleri, normal doğumla  kendilerinin ya da bebeklerinin risk altında kalacağı şüphesi, doğum ağrılarına dayanamayacak olma korkusu, internet ya da televizyonda doğum sahnelerinin bir işkence gibi gösterilmesinin de payı var. Bütün bunlardan dolayı pek çok anne adayı hamileliği süresince normal doğum yapabilmek için aile ve psikolog desteğine ihtiyaç duyabilmektedirler
 
Anne adaylarının gebeliklerinin başlangıcından itibaren kontrollerinde doğumun normal olarak yapılması planlanmalı, eğer gebelik sırasında veya son dakikalarda problem ortaya çıkarsa sezaryene düşünülmelidir. Yani başlangıçta özel bir durum yoksa anne adayı doktorun ve ihtiyaç varsa psikoloğun desteği ile  normal doğuma hazırlanmalıdır. Türkiye ne yazık ki şuan ki uygulamalarda normal yolla doğumun gerçekleşmesi bile tam anlamıyla müdahalesiz bir doğum anlamı taşımıyor. Hastanelerde doğum öncesi bebeğin su kesesinin açılması, serum takılarak sancıların sıklaştırılması gibi uygulamalar müdahaleli doğum  olduğu anlamına gelir. Sezeryanda olduğu gibi müdahaleli doğumdan da kaçınmak  ve doğal doğumlarda   doktorun, annenin, ailenin herkesin sabırlı davranması, doğum sürecinin doğal seyrine bırakılıp, ek müdahalelerin yapılmaması gerekir.
 
 İki doğum şeklini bir tablo ile kısaca karşılaştırırsak;
Normal (Doğal) Doğum
Sezeryan
-Anne aktif rol alır.
-Vajinal doğum, tamamen doğal bir yolla müdahale olmadan bebeğin doğmasıdır.
-Doğumdan sonra iyileşme daha çabuk olur ve doğum sonu ağrılar daha az hissedilir.
-Bebek doğum kanalından geçerken akciğerlerdeki ekstra sıvının dışarı çıkmasına neden olur  ve normal doğum sancıları epinefrin hormonunun serbestleşmesini sağlar, bu hormon da akciğerlerdeki sıvıyı temizler.
-Yeni doğan bebeklerde geçici olarak ortaya çıkan solunum sıkıntısı ve yaş akciğer problemleri daha az görülür.
-Vajinal doğumdan sonra anneler bebeklerini daha çabuk ve daha etkin bir şekilde emzirebilir ve bebekle daha kolay temas sağlarlar.
-Bebeğin akciğerlerine normal kan akımı ve oksijen geçişinin azalmasına neden olan kalıcı pulmoner hipertansiyon riskini azaltır.
-Normal yolla doğan bebekler, doğum kanalında yararlı bakterilere maruz kaldıkları için  gelecekteki yaşamlarında astım, gıda allerjisi ve laktoz intoleransı gelişme olasılığı daha azdır.
-Hastanede kalış süresi daha kısadır.
-Vajinal doğum ile doğum sonu kanaması daha az olur. İç organlar zarar görmez.
-Normal vajinal doğum yapanların sonraki doğumları daha kısa sürer ve daha çabuk ayağa kalkarlar.
 
 
-Anne pasif onaylayıcıdır.
-Cerrahi bir operasyondur. Annede  anesteziden kaynaklı  bulantı, kusma, baş ağrısı olabilirken bebeğin de durgun ve inaktif olmasına neden olabilir.
-Operasyon sırasında mesane ve barsak aniden kesilebilir.
-Sezaryende daha fazla kan kaybı olur; ortalama bir litreye yakın kan kaybı olabilir.
-Seyrek olarak sezaryen doğum sırasında bistürinin neden olduğu bebek vücudunda hafif derecede kesikler izlenebilir.
-Sezaryen doğumdan sonra emzirme sırasında oldukça zorluklar yaşanır.
-Yeni doğanda görülen solunum problemleri (respiratory distress sendromu) ve pulmoner hipertansiyon riski sezaryen doğumlarda daha sık görülür.
-Sezaryenden sonra barsak hareketleri azaldığı için batında şişkinlik olur, gaz çıkması vajinal doğuma göre daha geç olur.
-Sezaryen doğumdan sonra hastanede kalış süresi ve iyileşme süresi daha uzun olur.
-Sezaryen doğumundan sonra ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bunlar; kalp krizi, sezaryen kesi yerinde hematom (kan toplanması), rahim içinde bakteriyel enfeksiyon (puerperal enfeksiyon), venlerde kan pıhtısı toplanması (derin ven trombozu), rahimde aşırı kanama (atoni), dikişlerin açılması, sezaryen kesi hattı etrafında uyuşukluk ve ağrı, doğum sonu enfeksiyonu (postpartum enfeksiyon).
-Beklenen doğum tarihi yanlış hesaplanırsa erken doğum riskleri ile karşılaşılabilir.
-Bir veya daha fazla sezaryen doğum yapanlarda plasenta previa ya da plasenta accreta (gebelik sırasında ya da doğumda şiddetli kanamalara neden olan) takip eden gebeliklerde daha sık görülür.
-Önceden sezaryen olanlarda, sonraki gebeliklerinde sezaryen kesisi yapılan rahim duvarında rüptür (yırtılma, delinme) riski artar.
 
 
Bütün bu bilgiler ışığında doğumun anne için biyolojik, sosyal ve psikolojik değişikliklerin yaşandığı önemli bir yaşam deneyimi olduğunu görüyoruz. Eğer bebek ve anne ile ilgili bir sorun yoksa doğal doğum için sabırla beklenmeli ve anne adayları doğumdaki kadın haklarını bilerek doğuma gitmelidirler. DOĞANA doğumda kadın hakları için çalışan bir dernek. DOĞANA'da doktorlar, ebeler, doulalar (doğum destekçisi), doğum eğitmenleri, yoga eğitmenleri ve anneler var. Anne ve bebeğe saygılı, pozitif doğum deneyimleri için çabalıyorlar. Vizyonları, tüm kadınların hamilelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde, saygılı, aile odaklı ve kanıta dayalı bakıma ulaşabilecek bir Türkiye.DOĞANA yayımladığı bu kitapçık ile hem doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi hem de Doğumda Kadın Hakları Bildirisini kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Kitapçıkta yer alan olumlu doğum hikayelerinin hepsi ülkemizde son birkaç sene içerisinde yaşanmış. Hem doğal hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin yer aldığı kitapçık doğumda kadın haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor. Bildirgeleri ise şöyle:
 
DOĞANA DOĞUMDA KADIN HAKLARI DERNEĞİ BİLDİRGESİ


1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal süreçlerdir.
2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum süresince aktif olabilmelidir.
4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun vazgeçilmez parçasıdır.
5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar istediği kişilerden kesintisiz destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları, ebesi ve doulası (doğum destekçisi) dahildir.
6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her türlü tıbbi girişim konusunda kadın doğru ve tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar hakkına saygı duyulmalıdır.
7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve sonrasında korunmalı ve desteklenmelidir.
8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda rahatsız edilmeden, çalışma hayatında ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve benzeri temel analık ihtiyaçlarını karşılayacak koşullar sağlanmalıdır.
 
 www.dogumdakadinhaklari.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder